30 Ağustos 2012 Perşembe

Günlük İlham

Bugün bilgisayarıma kaydederken beynime de kaydettiğim foto budur. İşim gereği haftaiçleri boş kalan tırnaklarımın bu haftasonu look'u budur.

Mat velvet ojelere dikkati çekmek isterim. Chanel'in güzellik dünyasına 3 sezon önce kattığı harikalığın sahtesi Flormar'da mevcut. Seçim sizin. ( Chanel 67 lira Flormar 3 lira falan.) Renk için Pastel No:33 ü öneririm. Şahsen Türkiye'de en sevdiğim oje markasıdır kendisi ve Dior kalitesinde ve yoğun pigmentli oje ürettiğini düşünüyorum. ( Tek katta rengini göstermesi benim için oje kalitesinde önemli bir ölçüttür.) Gülkurusu rengin üzerine mat cilayı sürüyorsunuz ve bu görüntüyü elde ediyorsunuz.

Resimdeki model Bianca Balti, Antidote dergisi için Jan Walters tarafından fotoğraflanmış. Kendisi İtalyan asıllı nadide süpermodellerdendir. Ayrıca Bianca ne kadar cool bi isim.



Gül manyağı Blogger'ınız,
Öptüms.

28 Ağustos 2012 Salı

Haftanın Girl Crush'ı : Amanda Seyfried

Haftalar sonra size bir girl crush postu daha yazıyorum. Postun başına Amanda Seyfried yazdım ama Syvia Weis yazsam yeriydi zira verdiğim bütün fotoğraflar In Time filmindeki karakterine ait. (Filmden parantez içind bahsetmezsem ölürüm, gişe filmi tırt diye gittim deli gibi beğendim, başarılı senaryo, şaka maka Justin Timberlak de baya oyuncu oldu, mükemmel kostüm dizaynı, Cillian Murphy diyerek çıktım.) 

Amanda Hanım, Hollywood'da nadide doğal sarı saçlara sahip. Saçlarını yıllarca boya sanıp içimden sürekli napıyolar her telini tek tek mi boyuyuolar diye kıskanıyordum, okudum öğrendim. Şimdi doğal olduğunu görünce daha da çok kıskanıyorum. 

İki gündür memitolardan bahsediyorum, ve tanıyanlar bilirler zayıf ama memeli kızdan çekinirim. İşte bu kız da tam zayıf memeli. Nasıl bir DNA'dır bu? Nasıl harika bir yağlanma biçimidir? Düşünsene kilo alıyosun ama direk memitolara gidiyo.

Kendisi karakterde değilken aşağıdaki gibi görünüyor. Özellikle paparazzi fotoğraflarını koyuyorum ki gerçekte nasıl göründüklerini anlayın diye. Bi de hayvan gibi yüksek çözünürlük arıyorum. Lanet olsun Amanda'nın gözeneklerini yakından görebilmek ve gördürebilmek için bi saat harcadım.







meraba biri bana bu botları alabilir mi?




Evel doğal veya diil kızıl saç heveslisiyim.

Fütüristik film seven Blogger'ınız,
Öptüms.

27 Ağustos 2012 Pazartesi

İlham/Geçmiş Günlere Telafi Post'ları

Biliyorum biliyorum çok ihmal ediyorum ama yavaş yavaş telafi edicez.

Resimde gördüğünüz güzeller güzeli Lara Stone hanımefendi olur. Kendileri neredeyse tek başına Kate Moss cadısının yarattığı çöp adam beauty look'unu yıkmış, ayrık dişleriyle, standart düğme burun, pembe dudaklar mavi gözler trendinin dışında çok çok güzel bir kadın olur. 

Vücudu da her hücresi açlıktan ağlayan kemik torbasından oldukça uzak. İncecik beli tombul tombul memeleriyle tarafımdan gerçekçi güzellik onayı almıştır.

Neyse, resimdeki güzellik notlarına gelelim. Lara hanımın gözleri gördüğünün gibi kehribar rengi, ve beğendiğim bir çok insanın ortak özelliği olan bembeyaz bir cilde sahip. Göz kapaklarına parıltılı altın far sürülmüş, gözpınarlarına ise gümüş rengile ışıltı verilmiş, eyeliner yok, hafif maskara var. Yanılmıyorsam cildinde kapatıcı nitelikli hiçbir makyaj yok, yanaklarda camel alt tonlu gül tonlarında allık elmacık kemiklerini belli edecek biçimde uygulanmış. Dudaklarda ise hiçbir şey yok. Kendi dudak renginiz böyle nötr bir renkse siz de böyle bırakabilirsiniz ama tabiki ruj sürmüyoruz diye dudaklarımızdaki deriler kalkmış bi biçimde dolaşmıycaz dimi canlarım. 

Böyle bir look kullanıcaksanız cildinizin açıkta bıraktığınız yerleri kusursuz görünmeli. Örneğin cildinize ve dudaklarınıza en azından hafif bir peeling yapmalısınız. Her zaman ama her zaman cildinizi nemli tutun. Cildinizin niteliğine uygun bir nemlendiriciyle cildiniz potansiyelinin zirvesine( yüz güzelliğinize +2 puan garantili ) çıkacaktır. Dudaklarınız çok kuruysa çıkmadan önce nemlendirip daha sonra peçeteyle lip balm ın parlaklığını alabilirsiniz.

Eğer dudakları kendiliğinden güzel renklerde olan şanslı topluluktaysanız dudaklarınızı nemlendirdikten sonra tercihen şeffaf pudrayla matlaştırıp nötr tonlardaki rujunuzu (mutlaka mat olmalı) uygulayın.

Eğer bu tene bir de böyle doğal sarışınsanız size içimden biraz küfrettim, şanslı piçler. Bu look için lütfen kaşlarınızı boyamayın, doğal haline bırakın.



P.S. Resimdeki harika Christopher Kane bluzu bana alırsanız bir ömür boyu size sırıtıp göz kırparım ve size hep iltifat ederim. Oks.


Hiçbişeye yetişemeyen Blogger'ınız,
Öptüms.

8 Ağustos 2012 Çarşamba

Dönüşüm = Muhteşem

Dönüşüm muhteşem olucak kısmetse sevgili okurlarım,


Öncelikle neden bu kadar zamandır yazamadığımı anlatıyım. Darısı başınıza haziran ayı başında harika bir işe girdim. İşim başka bir şehirde olduğu için taşınma, yeni eşyalar alma,hem iş hayatına hem kendi işime alışma, bilgisayarımın bozuk olması ve işimin ilk saatten itibaren çılgınca yoğun olması sebebiyle bi türlü tamire verememem vs. vs. beni sizden alıkoydu. Siz de beni özlediniz biliyorum. Di mi lan?

Postsuz geçirdiğim bu zamanı blogumu hiç düşünmeyerek geçirdim sanmayın yalnız. Küçük defterlerime sürekli notlar aldım, taslaklar hazırladım. Bundan sonra vakit buldukça topluca yazıp azar azar yolluycam.

Bütün hayatını hiçbir maddi sıkıntı görmeyerek ailenin şımarık küçük kızı olarak geçiren bendeniz,  hiç beklemediğim bi anda ailemden uzak bir şehirde bir işe girince sudan çıkmış balık oldum tabi. Hem ilk işim olması, hem de girdiğim sektörün yoğunluğu dolayısıyla her an bi sarah jessica parker multitasking liğiyle yaşıyorum. Tek başına yaşamak zor değil mi diye sorulunca sinir oluyordum öğrenciyken. O zamanlar değildi ama şimdi çok zor. Çünkü sabah 7de çıkıp aksam 7de geldiğim evimde hiç yemek yemesem sadece gelip yatsam bile milyonlarca iş çıkıyor. İnanın minimum iş yapmam için ne gerek diye düşündüm. Ama yolu yok.

Taşınalı iki ay oldu bugün, hala bazı kıyafetlerim, filmlerim kitaplarım kolilerde, heryer heryerde. Allahtan evde ekstra bi odam var da herseyi oraya yığıp kaçıp gidebiliyorum.

Bir de öğrenci evimden ya da ailemin evinden tek bir parça mobilya getirmediğim için en baştan ev düzme işi de var. Çok zor beğeniyorum. Ve yaşadığım şehirdeki mobilya zevki çirkin kadifeler ve svarowski taşlı koltuklardan oluşuyor. Yatak odalarından bahsetmiyorum bile. Osmanlı stili ve Disney nin akraba evliliği çocuğu gibi duran tasarımlar. Türkiyede genç bekar eşyası diye bişey yok. İkeanın karton mobilyalarını da prenses popom daha iyilerine layık olduğu için almayı reddediyorum. O yüzden biyerlerden eve sızıyor simler. Mesela eve gelince farkettiğim kolayca vegasta bi casinonun halısı olarak idare edebilecek halım. Sonra avizeler, Tanrım avizeler. Sanırsınız herkesin evinde bir Fangtasia, olmadı Behzat  Ç. pavyonu var.

İş çıkışlarımda günlerce aşındırdığım mobilya çarşılarında sonunda aradıklarımı buldum. Şimdi evde tek eksiğim kütüphane, aydınlatma ve mutfak masası. Ev hediyesi almak istersiniz diye yazıyorum wink wink.
Bir de iş kıyafetim var. İş kıyafetim bir tulum. Evet tulumlu genç kadın mühendis diyince aklınıza aşağıdaki görüntü geliyor olabilir. Damn you Hollywood.



 Ama aslında şu şekilde gözüküyorum.



Çünkü tulumum beyaz ve ben pamuk şekerden yapılmayım. Çalıştığım birimdeki işin hassasiyeti ve dış etkenlere çok bağlı olması nedeniyle makyaj yapmam, oje sürmem ve kokulu kozmetik ürünleri kullanmamam gerekiyor. Ben diyeyim çok gizli bir NASA üssünde çalışıyorum. Başka bi şehir derken Houston’dan bahsediyodum dostum. Sizde inanın.

Neyse durum budur. Eve gelmemle yatmam arasındaki süreye sığdırmaya çalıştığım milyonlarca iş arasında blog yazmayı üst sıralara koydum. Fazlaca sıkmadan bugünlük post u bitireyim. Milletin sahip olmak için sağ kolunu vereceği hayatımdan şikayet edip demografiğimi kızdırmıyım. Ballı piç diyebilirsiniz. O kadarına izin var. Ama lütfen kıskanmayın lan. İş hayatında kazanan aşkta kaybedermiş. İhohohoh.

Boss Lady Engineer Blogger’ınız.
Öptüms.