LunarEclipselerime olan aşkımı obsesif bi manyak gibi gözükmeden nasıl anlatsam hiç bilemiyorum. Tek bir cümle hakkım olsa hayatımda sahip olduğum en rahat
ayakkabılar der geçerdim. Ama burası benim içimden konuşmam gereken şeyleri
yazdığım bir blog olduğundan obsesif kişiliğimi sizden saklamıycam.
Okuldan mezun olduktan sonra yüksek lisanlara başvuru
tarihine boşta gezeceğimden o zamana kadar camış gibi yatacağıma biraz koşayım
diye, hem de Apple ürünleri kullanmaya başladığımdan beri merak ettiğim Nike+
hadisesini denemek üzere bir koşu ayakkabısı arıyordum.
Bir iki ay kadar önce bir arkadaşımı beklerken vakit
öldürmek amacıyla bir Nike mağazasına gireyim bir bakayım dedim. Ne kadar Nike+
a uygun koşu ayakkabısı varsa elinizde deniycem dedim, getirdiler. 6-7 çift ayakkabı
hızlıca denedim .Giydiğim diğer ayakkabılarda evdeki ayakkabılarımdan farklı
bir şey bulamayınca tam hayal kırıklığına kapılıyordum ki LunarEclipse leri
getirdiler.
Giyer giymez farkı anlıyorsunuz, ayakkabı resmen ayağınıza
sarılıyor. Ayak cenneti diye bir yer varsa işte bu ayakkabının içinde olduğuna
inanıyorum. Bir kere çok hafif ayağınızda var mı yok mu hissetmiyorsunuz. Sahip
olduğum en hafif ayakkabılar TOMS larımdı, bunlar onlardan bile hafif. Ayrıca tabanı
muh-te-şem! Ne kadar vurgulasam az gelir. Taban bildiğim kadarıyla bu
ayakkabıya özel tasarlanmış, adı da Lunarlon. Çeşit çeşit köpükten yapmışlar
ayağınızın her bölgesine ayrı bir yumuşaklık ayarı oluşturmuşlar. Bu rahatlıkla
ilgili ayrıntıları aşağıda Nike’ın kendi sitesine link vericem ordan inceleyebilirsiniz.
Uzun uzun anlatıyor orda. Bir de değinmek istediğim son ayrıntı da serinin
tamamının renklerinin çok güzel olması. Türkiye’ye serideki bütün renkleri
getirmemişler, benimkiler aşağıda görmüş olduğunuz beybiler.
Bir kere benim uzun yıllardır tırnak batması problemim var,
o yüzden ayakkabı alma konusu her zaman içimde bir sıkıntı yaratır. Tipine âşık
olduğum ayakkabı ayaklarımı rahatsız eder, süper rahat ayakkabılar da anane
stili olur vs. Bu yüzden beğendiğim birçok ayakkabıyı kendim alamayıp ablama
aldırıp giydirdiğim çok oldu. İçimde devasa bir ukdedir ayakkabılar.
Bu ayakkabı o kadar süper ki en büyük ölçütüm olan My Little
Pony lerle anlatıcam. My Little Pony ler ayakkabı giyiyor olsalardı bu
ayakkabıları giyerlerdi. (My Little Pony reference again!) (immaturity 4ever)
Dükkâna geri dönelim. Ayağımı ayakkabıya soktuktan sonra
yaşadığım konfor patlamasından satış danışmanı bir süre konuşmuş hiç
duymamışım. Dostum bunu bana daha fazla pazarlamana gerek yok. Bu ayakkabı için
bir parmağımı veririm dedim içimden.
Konfor patlamasını sizde denemek isterseniz yolunuz bir Nike
mağazasına düştüğünde bir ayağınıza bunları bir ayağınıza başka ayakkabı
deneyin.
Artık ayakkabıyı er ya da geç alacağımdan emindim. Hayatta her
güzel şeyin bir bedeli olduğundan her meblağa hazır bir şekilde fiyatını
sordum. 275 TL dediler. Böyle kâğıt üzerinde biraz çok gelebilir ama inanın o
ayakkabıyı bir kere denedikten sonra aklınızda hiçbir şüphe olmuyor çünkü uzun bir
süre çok faydalı bir şekilde yararlanacağınızı anlıyorsunuz.
Ne yazık ki o gün seyahatte olduğumdan ve kabin bagajıyla
seyahat ettiğimden bavulumda yer yoktu ve hemen kavuşamadım. Ama hemen Google’a
sarılıp ayakkabıları araştırdım. Verdiğim linkte sayfanın altlarında tanıtım
videosu var. Hem profesyonel sporcuları hem benim gibi amatör olarak bir koşup
gelenleri etkilemeye yetecek bir video.
Bahsi geçen link budur.
Video izlediğinizi varsayarak videoya yorum yapıcam. O bahsettiği
ayağın ortasına sarılan yay gibi plastik şeyler dünyanın en süper şeyleri. Çünkü
şahsen benim yaşadığım en büyük sorunlardan biri ayaklarımın terledikçe
ayakkabının önüne doğru kayıp kayıp sonra da ön duvara çarpıp tırnağımı
zedelemesi oluyordu. Bunda ise ayağınızın sabitlediğiniz yerden çıkmasının pek
ihtimali yok. Tabandaki harikalıkları
ise anlat anlat bitiremem. Hem yere süper tutunuyor hem de fazladan sürtünüp
hızınızı kesmiyor. Ön ve yanlardaki kumaş kısımlar içeri hava geçiriyor böylece
ayaklarınız çok sıcaklamıyor. Topuk kısmında da yumuşacık bir yastık var, yeni
ayakkabılarda sık sık yaşanan vurma diye bir durumu yaşamanız söz konusu değil.
Nike+ sensörü için tabanlığı çıkarınca küçük bir cep var,
ama iPhone 3GS ten sonraki modeller için bu sensör olmadan kullanmak için Nike+
GPS diye bir application var. 4,99$ gibi bir fiyatı var. Sensörü almak
isterseniz de 40-50 lira civarında. Ben GPS application ını tercih ettim. Adı üzerinde
GPS app i olduğundan koşunuzun takip altına alınabilmesi için internet
bağlantınız olması gerekiyor. Aşağıya app’den screencapler koydum. Baya başarılı
bir app. 3G üzerinden rotanızı tespit ediyor, kendi araladığınız sıklıklarla
size koşunuzla ilgili bilgi veriyor. Rekorlarınıza yaklaştığınızda ya da belli kilometre
taşlarında ünlü sporcular size gaz veriyor.
Resmi giyinmem gereken yerler dışında aldığım günden beri, baba
evinin şehrinde tanıdığım kimse de olmadığından sürekli bu badboyları
giyiyorum. Bir sağlık problemimden dolayı bir süredir koşamıyordum sadece
tempolu yürüyüş yapıyordum fakat 4-5 gün önce çakıl bir pistte koştum ve
kendimi kısa bir süreyle superhero sandım.
Bir de 2 aydır neredeyse her gün bu ayakkabıları giyiyorum
ve ağzı yüzü henüz yamulmadı, pek yamulacak gibi de durmuyor.
Eğer sağda solda boşta duran bir 275 liranız varsa ve iyi
bir koşu ayakkabısı istiyorsanız kesinlikle ve kesinlikle şahsi kanaatimce
bundan saha iyisini bulamazsınız. Bulmak demişken bu ayakkabı sınırlı sayıda
getirilmiş, her renkten ve numaradan sayılı mağazalarda birer tane var. Her nike
mağazasında da bulamayabilirsiniz. Ama telefonla sorarsanız yardımcı olurlar herhâlde.
Aldığımdan beri sürekli anlata anlata bitiremediğim bebeklerim
işte bunlar.
Eşyalarına fazla bağlanan blogger’ınız,
Öptüms.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Bu konuda sen ne düşünüyosun şekerims?