20 Mayıs 2012 Pazar

Saçlar & Şampuanlar

Hazır saçlarla ilgili bir post yazmışken devam edeyim. Özetle dalgalı olduğu halde bir anda bütün hacmini kaybedip kafama yapışabilen, ince telli yağlı saçlara sahibim. (tüm dünyadaki yağlı saçlı kızlar, birleşip kuru saçlıları ezelim, ortaçağ güzellik standartlarını geri getirelim!)bir insanın saçında bulunabilecek bütün dezavantajlara sahipken saçlarım nasıl bu kadar iyi gözüküyor diye merak ediyorsunuzdur şimdi siz. (bahsi geçen saçlar aşağıdaki komikli şakalı resimde gözlemlenebilir.)


(Mühendisliği bırakıp grafiker olmalıyım bence)

Fotoğraf biraz eski ama ana fikir aynı. Şu an benzer bir kesim kullanıyorum. Saçlarım her zamanki yağlanma azminden hiçbişey kaybetmedi.

Öncelikle kızlar, yağlı saça çözüm yok. Evet yok. Gerçekten yok. En az 3 farklı dermatoloğa danıştım ve hahayt deyip güldüler. 2sinin kendi saçı da yağlıydı. Yağlı saçlarınızdan tamamen kurtulamayacağınız, sürekli yağlı saçlarla gezmek zorunda olduğunuz anlamına gelmiyor tabi ki.

Önce yağlı saç neden yağlı onu açıklıyım. Saç deriniz, saçınızı korumak için belli bir miktar sebum salgılıyor. Yağlı saçtan şikâyetçi olan insanlarda ise bu salgı normalden fazla salgılanıyor. Yağlı saç şampuanları çoğunlukla bu sebumu söküp attığından saçınızın diplerinde yağlanmayı en fazla bir gün geciktirirken, uçlarını tamamen kurutuyor. Diplere yağlı saç için, uçlara kuru saçlar için şampuan uygulamaya kimse uğraşmayacağı için bu potansiyel çözümü eliyorum. Zaten bana sorarsanız 1,5 seneden fazladır yağlı saçlar için yaratılmış “arındırıcı” şampuanları kullanmıyorum. Saçlarımın bir sonraki yıkamasını bir güncük geciktirmek için saç uçlarımın kırık ve kuru olması bence yüksek bir bedel.

Kısaca yağlı saçlara sahipseniz saçlarınızı sık sık yıkamaya alışmak zorundasınız. Ben şahsen 3 günde bir yıkıyorum ve son gün biraz rahatsız edici görünmeye başlasa da bundan daha sık yıkamak da bu sefer saçınızı yıpratacaktır. Zaten bazı radikal dermatologlar saçları haftada bir hatta ayda bir yıkamayı öneriyor.

Bir fikriniz olması açısından denediğim ve memnun kalmadığım şampuanları listeliyim,

Dove Yağlı Saçlar için Arındırıcı Şampuan & Saç Kremi (ilk iki gün çok temiz saçlarınız oluyor ancak 3. Gün birden zeytinyağı dökmüş gibi oluyorsunuz, ayrıca saçları kurutuyor)

Pantene Aqua Light (sonuç iyi, saçlarınız kesinlikle daha hafif ve uçuş uçuş hissediyor ama gene üçüncü gün birden yapsyağlı saçlar)

L’oréal Elséve Yağlanma Karşıtı Şampuan & Saç Kremi (hepsinin içinde favorim, saçımı en az kurutan ama aynı zamanda diğerlerinden daha erken yağlandıran)

Kérastase Specifique Bain Clarifiant (fiyat/fayda kıyaslamasında en kötü buydu çünkü küçük bir şişesi ben kullandığım sıralar 30 TL civarındaydı ve bana sorarsanız Elseve’den çok da iyi bir özelliği yoktu)

Elidor Arındırıcı Ferahlık ( ki tüm şampuanlar içerisinde en düşük performansı verendir ve markayı genel olarak hiç sevmem.)

Birçok iğrenç kokulu tıbbi şampuan ( hiçbiri bir işe yaramadığı gibi yüzünüzden akarken yüzünüzü bile kurutuyorlar)

Organicum Yağlı Saçlar için Şampuan (bu bildiğiniz bulaşık deterjanı ama organik)

Bir de Head & Shoulders var ki saçınıza onu süreceğinize çimento dökün.

Şu an aklıma getirebildiklerim bunlar, çünkü uzunca bir süredir yağlı saçlar için yapılmış şampuanlar kullanmıyorum.

Bir de yağlı saç sahiplerinin çok sık yaptığı bir hata var ki o da saç kremi kullanmamak. Süper yanlış. Zaten arındırıcı şampuanların kuruttuğu saç uçlarınız çölde mecnun gibi susuzluktan yanıyorlar. Sonra bir de tararken çıtır çıtır kırılıyorlar.

Yağlı saçlarınızla barışın yani kızlar. Bilim dünyası bizler için gece gündüz çalışıyor. Çözüm bulucaklar. (di mi?)

Bunca deneme yanılmadan sonra kuaförümün tavsiyesiyle yoğun nemlendiricili şampuanlar kullanmaya başladım. Çünkü saçlarım arındırıcı şampuanlar ne var ne yoksa söküp attıkları için kuru, kırılgan form olarak da kadayıfı andırır haldeydi. Bu fazda ilk kullandığım ve çılgınca memnun kaldığım şampuan Sebastian’ın Penetraitt serisi.

Bu seriyi ne kadar methetsem az gelir. Türkiye’de gözlemlediğim kadarıyla pek kıymeti bilinmeyen bir marka. İlk önce kuaförümden 250 ml’lik şişeler halinde şampuan ve saç kremini ve miktarını hatırlamadığım bir tüpte de saç maskesini aldım. O kadar memnunötesi kaldım ki Amerika’da yaşayan bir arkadaşıma şampuanı ve saç kremini litrelik bidonlarda getirttim. (Türkiye’de 250 ml’lik şişeler 40 lira civarında, ben 2 tane 1lt lik bidonu 50 dolar gibi bir fiyata aldım.)

Yağlı saçların büyük probleminden yukarıda bahsetmiştim. Saçların dibi yağlı uçları kuru oluyor diye. İşte bu uçlardaki kuruma ne kadar kötüleşirse saç deriniz o kuruyan kısımları da beslemek için daha fazla sebum salgılıyor, siz de daha fazla sebumla başa çıkmak için daha fazla arındırıcı şampuan kullanıyorsunuz ve bu kısır bir döngü halinde devam ediyor.
İşte yoğun nemlendirici kremler de tam bu noktada devreye giriyor ve saçlarınızdaki kurulukla mücadele ederek saçınız yağlanacaksa da makul miktarlarda olmasını sağlıyor. Ayrıca isterseniz nemlendirici bir şampuanla hacim verici bir saç kremi kullanarak yağlı saçlarının bir de ince telliyse iyi bir bileşim elde edebilirsiniz. Tavsiyem yine Sebastian’dan Light serisinin saç kremi olacaktır.

Bu şampuanlar 7-8 liralık şampuanlar kullanıyorsanız alırken ilk başta pahalı gelebilir ama kıvamları gerçekten konsantre ve normalde kullanacağınız şampuan/saç kremi miktarının yaklaşık 1/3üyle aynı sonucu elde edebiliyorsunuz. 1 litrelik bidonlar bana haftada 3 kez yıkama temposunda yaklaşık 6 ay dayandı. Hesaplarsanız aylık saç bakımı masrafınız çok çok makul bir paraya geliyor. (zaten fiyat değil değer kıyaslaması her zaman daha iyidir bence.)

Penetraitt serisinden saç maskesini de haftada ya da 2 haftada bir yapıyordum, ve saçlarım tam prenseslere layık oluyordu. Evime gelen arkadaşlarım şampuanlarımı bir kere kullandıktan sonra bir daha vazgeçemiyorlardı.

Şimdi ise yaklaşık 2 aydır başka bir şampuan kullanıyorum. Şampuanımı/saç bakım ürünlerimi değiştirme sebebimin memnuniyetsizlikle hiçbir alakası yok, sadece saçlarımı boyamayı da bıraktığım için organik/doğal/zararlı kimyasallar içermeyen bir ürün arayışımda bir sonuca vardım.

Şimdi size şampuanlarınızda hatta cildinize sürdüğünüz hiçbir şeyde bulunmaması gereken kimyasalları sayayım ki siz de kendiniz içindekiler bölümünü okurken bir fikir sahibi olun.

SLS (Sodium Laureth Sulfate): Sadece bu değil, sülfatların her türlüsü saçlarınıza zararlı, özellikle boyalı saçlarda boyanın solmasını çok hızlandırıyor.

Parabenler: Güzellik ürünlerine koruyucu olarak katılan bu maddeler, cildinizden emilerek vücudunuza girdiğinde östrojen taklidi yapıp vücutta bozukluklara neden oluyor. Mümkünse kullandığınız kozmetiklerin hiçbirinde olmamasına dikkat edin.

Renklendiriciler: çoğunlukla zararlı değiller ancak şampuanınızın renkli olması hayati bir ihtiyaç olmadığından en az bir fazla çeşit kimyasaldan kurtulmuş oluyorsunuz bunu eleyerek.

Pthalate: fitalatlar da aynı şekilde vücudunuzda endokrin sisteminizde bozukluklara yol açabiliyor.

Petroleum: Petrol türevi bütün ürünleri kapsayan bu başlık açıklamaya ihtiyaç duymuyor bence.

Phosphate: vücuduna zararları dışında çok küçük bir miktarı su kirliliği açısından önemli problemler yarattığı için çevreye de zararlı olan bu maddelerden kaçınmak gerekiyor.

(isimleri ingilizce yazdım çünkü içindekiler kısmı türkçe olan bir ürün görmedim hiç)

Bütün bu bahsettiğim maddeleri içermeyen, aynı zamanda iyi sonuç veren bir şampuan bulmam tamamen tesadüf eseri gerçekleşti. Aslında argan yağı içeren ürünler ararken Live Clean isimli bir markayla tanıştım. Hem sağlığa zararsız, %98 bitkisel içerikli çeşitli kişisel bakım ürünleri üretiyorlardı hem de çevre bilinci yüksek yani green bir markaydı.

Hemen atlayıp argan oil içeren serilerinden şampuan, saç kremi ve leave-in conditioner aldım. Hepsine de bayıldım. Öncelikle saçlarınız yıkama sonrasında gıcır gıcır olmuyor, zaten o his şampuanlardaki SLS den kaynaklanıyor. Saç kremi ise dreamy. Benim için çok önemli bir ayrıntı olan koku da bu seride harika. En beğendiğim ürün ise leave in conditioner oldu. Saçlarımı en son kesimden beri sadece bu organik seriyle yıkadım ve leave in conditioner ı sürekli saç uçlarımda kullandım. Isıyla şekillendirmeden de kaçındığım bu iki aydan sonra saçlarımda şu an kırık uçlar yok denecek kadar az ve süper yumuşak süper parlak saçlara sahibim. Ayrıca yaşattığı psikolojik doyum da oldukça güzel çünkü doğaya zarar vermeden güzel oluyorsunuz. My Little Pony süperliğine erişiyorsunuz.

Hem My Little Pony hem Princess Leia! Awesome Patlaması!


Argan yağının süperliklerinden bahsetmeme gerek olursa onun için de ayrı bir post yazarım, kendisi güzellik dünyasının yeni sansasyonu oluyor.



Live Clean ürünleriyle ilgili bilgi için şuraya bakabilirsiniz,
Türkiye’de Watson’s larda satılıyor, yaklaşık 25 lira civarında şampuan ve saç kremlerinin fiyatları.

Sebastian ürünleri ile ilgileniyorsanız da sizi şuraya  alalım.

23 yaşında My Little Ponyler içeren bir blog postuna imza atan Blogger'ınız,
Öptüms





1 yorum:

  1. No poo akımından muhtemelen haberin vardır.Yağlı saçlarda bir mucize yaratıyor.Bloğumda bahsettim umarım faydasını görürsün :)

    http://meraklimelahatindunyasi.blogspot.com.tr/search/label/noo%20poo%28%C5%9Fampuans%C4%B1z%20sa%C3%A7%20y%C4%B1kama%29

    YanıtlaSil

Bu konuda sen ne düşünüyosun şekerims?