Hazır saçlarla ilgili bir post yazmışken devam edeyim. Özetle
dalgalı olduğu halde bir anda bütün hacmini kaybedip kafama yapışabilen, ince
telli yağlı saçlara sahibim. (tüm dünyadaki yağlı saçlı kızlar, birleşip kuru
saçlıları ezelim, ortaçağ güzellik standartlarını geri getirelim!)bir insanın
saçında bulunabilecek bütün dezavantajlara sahipken saçlarım nasıl bu kadar iyi
gözüküyor diye merak ediyorsunuzdur şimdi siz. (bahsi geçen saçlar aşağıdaki
komikli şakalı resimde gözlemlenebilir.)
(Mühendisliği bırakıp grafiker olmalıyım bence)
Fotoğraf biraz eski ama ana fikir aynı. Şu an benzer bir
kesim kullanıyorum. Saçlarım her zamanki yağlanma azminden hiçbişey kaybetmedi.
Öncelikle kızlar, yağlı saça çözüm yok. Evet yok. Gerçekten yok.
En az 3 farklı dermatoloğa danıştım ve hahayt deyip güldüler. 2sinin kendi saçı
da yağlıydı. Yağlı saçlarınızdan tamamen kurtulamayacağınız, sürekli yağlı
saçlarla gezmek zorunda olduğunuz anlamına gelmiyor tabi ki.
Önce yağlı saç neden yağlı onu açıklıyım. Saç deriniz,
saçınızı korumak için belli bir miktar sebum salgılıyor. Yağlı saçtan şikâyetçi
olan insanlarda ise bu salgı normalden fazla salgılanıyor. Yağlı saç
şampuanları çoğunlukla bu sebumu söküp attığından saçınızın diplerinde
yağlanmayı en fazla bir gün geciktirirken, uçlarını tamamen kurutuyor. Diplere
yağlı saç için, uçlara kuru saçlar için şampuan uygulamaya kimse uğraşmayacağı
için bu potansiyel çözümü eliyorum. Zaten bana sorarsanız 1,5 seneden fazladır
yağlı saçlar için yaratılmış “arındırıcı” şampuanları kullanmıyorum. Saçlarımın
bir sonraki yıkamasını bir güncük geciktirmek için saç uçlarımın kırık ve kuru
olması bence yüksek bir bedel.
Kısaca yağlı saçlara sahipseniz saçlarınızı sık sık yıkamaya
alışmak zorundasınız. Ben şahsen 3 günde bir yıkıyorum ve son gün biraz
rahatsız edici görünmeye başlasa da bundan daha sık yıkamak da bu sefer
saçınızı yıpratacaktır. Zaten bazı radikal dermatologlar saçları haftada bir
hatta ayda bir yıkamayı öneriyor.
Bir fikriniz olması açısından denediğim ve memnun kalmadığım
şampuanları listeliyim,
Dove Yağlı Saçlar için Arındırıcı Şampuan & Saç Kremi (ilk
iki gün çok temiz saçlarınız oluyor ancak 3. Gün birden zeytinyağı dökmüş gibi
oluyorsunuz, ayrıca saçları kurutuyor)
Pantene Aqua Light (sonuç iyi, saçlarınız kesinlikle daha
hafif ve uçuş uçuş hissediyor ama gene üçüncü gün birden yapsyağlı saçlar)
L’oréal Elséve Yağlanma Karşıtı Şampuan & Saç Kremi
(hepsinin içinde favorim, saçımı en az kurutan ama aynı zamanda diğerlerinden
daha erken yağlandıran)
Kérastase Specifique Bain Clarifiant (fiyat/fayda
kıyaslamasında en kötü buydu çünkü küçük bir şişesi ben kullandığım sıralar 30
TL civarındaydı ve bana sorarsanız Elseve’den çok da iyi bir özelliği yoktu)
Elidor Arındırıcı Ferahlık ( ki tüm şampuanlar içerisinde en
düşük performansı verendir ve markayı genel olarak hiç sevmem.)
Birçok iğrenç kokulu tıbbi şampuan ( hiçbiri bir işe
yaramadığı gibi yüzünüzden akarken yüzünüzü bile kurutuyorlar)
Organicum Yağlı Saçlar için Şampuan (bu bildiğiniz bulaşık
deterjanı ama organik)
Bir de Head & Shoulders var ki saçınıza onu süreceğinize
çimento dökün.
Şu an aklıma getirebildiklerim bunlar, çünkü uzunca bir
süredir yağlı saçlar için yapılmış şampuanlar kullanmıyorum.
Bir de yağlı saç sahiplerinin çok sık yaptığı bir hata var ki
o da saç kremi kullanmamak. Süper yanlış. Zaten arındırıcı şampuanların
kuruttuğu saç uçlarınız çölde mecnun gibi susuzluktan yanıyorlar. Sonra bir de
tararken çıtır çıtır kırılıyorlar.
Yağlı saçlarınızla barışın yani kızlar. Bilim dünyası bizler
için gece gündüz çalışıyor. Çözüm bulucaklar. (di mi?)
Bunca deneme yanılmadan sonra kuaförümün tavsiyesiyle yoğun
nemlendiricili şampuanlar kullanmaya başladım. Çünkü saçlarım arındırıcı
şampuanlar ne var ne yoksa söküp attıkları için kuru, kırılgan form olarak da
kadayıfı andırır haldeydi. Bu fazda ilk kullandığım ve çılgınca memnun kaldığım
şampuan Sebastian’ın Penetraitt serisi.
Bu seriyi ne kadar methetsem az gelir. Türkiye’de gözlemlediğim
kadarıyla pek kıymeti bilinmeyen bir marka. İlk önce kuaförümden 250 ml’lik
şişeler halinde şampuan ve saç kremini ve miktarını hatırlamadığım bir tüpte de
saç maskesini aldım. O kadar memnunötesi kaldım ki Amerika’da yaşayan bir
arkadaşıma şampuanı ve saç kremini litrelik bidonlarda getirttim. (Türkiye’de
250 ml’lik şişeler 40 lira civarında, ben 2 tane 1lt lik bidonu 50 dolar gibi
bir fiyata aldım.)
Yağlı saçların büyük probleminden yukarıda bahsetmiştim. Saçların
dibi yağlı uçları kuru oluyor diye. İşte bu uçlardaki kuruma ne kadar
kötüleşirse saç deriniz o kuruyan kısımları da beslemek için daha fazla sebum
salgılıyor, siz de daha fazla sebumla başa çıkmak için daha fazla arındırıcı
şampuan kullanıyorsunuz ve bu kısır bir döngü halinde devam ediyor.
İşte yoğun nemlendirici kremler de tam bu noktada devreye
giriyor ve saçlarınızdaki kurulukla mücadele ederek saçınız yağlanacaksa da
makul miktarlarda olmasını sağlıyor. Ayrıca isterseniz nemlendirici bir şampuanla
hacim verici bir saç kremi kullanarak yağlı saçlarının bir de ince telliyse iyi
bir bileşim elde edebilirsiniz. Tavsiyem yine Sebastian’dan Light serisinin saç
kremi olacaktır.
Bu şampuanlar 7-8 liralık şampuanlar kullanıyorsanız alırken
ilk başta pahalı gelebilir ama kıvamları gerçekten konsantre ve normalde
kullanacağınız şampuan/saç kremi miktarının yaklaşık 1/3üyle aynı sonucu elde
edebiliyorsunuz. 1 litrelik bidonlar bana haftada 3 kez yıkama temposunda
yaklaşık 6 ay dayandı. Hesaplarsanız aylık saç bakımı masrafınız çok çok makul
bir paraya geliyor. (zaten fiyat değil değer kıyaslaması her zaman daha iyidir
bence.)
Penetraitt serisinden saç maskesini de haftada ya da 2
haftada bir yapıyordum, ve saçlarım tam prenseslere layık oluyordu. Evime gelen
arkadaşlarım şampuanlarımı bir kere kullandıktan sonra bir daha
vazgeçemiyorlardı.
Şimdi ise yaklaşık 2 aydır başka bir şampuan kullanıyorum. Şampuanımı/saç
bakım ürünlerimi değiştirme sebebimin memnuniyetsizlikle hiçbir alakası yok,
sadece saçlarımı boyamayı da bıraktığım için organik/doğal/zararlı kimyasallar
içermeyen bir ürün arayışımda bir sonuca vardım.
Şimdi size şampuanlarınızda hatta cildinize sürdüğünüz
hiçbir şeyde bulunmaması gereken kimyasalları sayayım ki siz de kendiniz
içindekiler bölümünü okurken bir fikir sahibi olun.
SLS (Sodium Laureth Sulfate): Sadece bu değil, sülfatların
her türlüsü saçlarınıza zararlı, özellikle boyalı saçlarda boyanın solmasını
çok hızlandırıyor.
Parabenler: Güzellik ürünlerine koruyucu olarak katılan bu
maddeler, cildinizden emilerek vücudunuza girdiğinde östrojen taklidi yapıp
vücutta bozukluklara neden oluyor. Mümkünse kullandığınız kozmetiklerin
hiçbirinde olmamasına dikkat edin.
Renklendiriciler: çoğunlukla zararlı değiller ancak
şampuanınızın renkli olması hayati bir ihtiyaç olmadığından en az bir fazla
çeşit kimyasaldan kurtulmuş oluyorsunuz bunu eleyerek.
Pthalate: fitalatlar da aynı şekilde vücudunuzda endokrin
sisteminizde bozukluklara yol açabiliyor.
Petroleum: Petrol türevi bütün ürünleri kapsayan bu başlık
açıklamaya ihtiyaç duymuyor bence.
Phosphate: vücuduna zararları dışında çok küçük bir miktarı
su kirliliği açısından önemli problemler yarattığı için çevreye de zararlı olan
bu maddelerden kaçınmak gerekiyor.
(isimleri ingilizce yazdım çünkü içindekiler kısmı türkçe olan bir ürün görmedim hiç)
Bütün bu bahsettiğim maddeleri içermeyen, aynı zamanda iyi
sonuç veren bir şampuan bulmam tamamen tesadüf eseri gerçekleşti. Aslında argan
yağı içeren ürünler ararken Live Clean isimli bir markayla tanıştım. Hem
sağlığa zararsız, %98 bitkisel içerikli çeşitli kişisel bakım ürünleri
üretiyorlardı hem de çevre bilinci yüksek yani green bir markaydı.
Hemen atlayıp argan oil içeren serilerinden şampuan, saç
kremi ve leave-in conditioner aldım. Hepsine de bayıldım. Öncelikle saçlarınız
yıkama sonrasında gıcır gıcır olmuyor, zaten o his şampuanlardaki SLS den
kaynaklanıyor. Saç kremi ise dreamy. Benim için çok önemli bir ayrıntı olan
koku da bu seride harika. En beğendiğim ürün ise leave in conditioner oldu. Saçlarımı
en son kesimden beri sadece bu organik seriyle yıkadım ve leave in conditioner
ı sürekli saç uçlarımda kullandım. Isıyla şekillendirmeden de kaçındığım bu iki
aydan sonra saçlarımda şu an kırık uçlar yok denecek kadar az ve süper yumuşak
süper parlak saçlara sahibim. Ayrıca yaşattığı psikolojik doyum da oldukça
güzel çünkü doğaya zarar vermeden güzel oluyorsunuz. My Little Pony süperliğine
erişiyorsunuz.
Hem My Little Pony hem Princess Leia! Awesome Patlaması!
Argan yağının süperliklerinden bahsetmeme gerek olursa onun
için de ayrı bir post yazarım, kendisi güzellik dünyasının yeni sansasyonu
oluyor.
Live Clean ürünleriyle ilgili bilgi için şuraya bakabilirsiniz,
Türkiye’de Watson’s larda satılıyor, yaklaşık 25 lira
civarında şampuan ve saç kremlerinin fiyatları.
Sebastian ürünleri ile ilgileniyorsanız da sizi şuraya alalım.
23 yaşında My Little Ponyler içeren bir blog postuna imza atan Blogger'ınız,
Öptüms
No poo akımından muhtemelen haberin vardır.Yağlı saçlarda bir mucize yaratıyor.Bloğumda bahsettim umarım faydasını görürsün :)
YanıtlaSilhttp://meraklimelahatindunyasi.blogspot.com.tr/search/label/noo%20poo%28%C5%9Fampuans%C4%B1z%20sa%C3%A7%20y%C4%B1kama%29